Çilimli
Nüfusu 19.648 (2022)
Orhan Gazi’nin yol
arkadaşlarından Konur Alp Gazi’nin fetih hareketinin yönünü Bizans Prusias’ına
( bugünkü Konuralp beldesi) çevirmesiyle 14. yüzyılın ilk çeyreğinde başlar.
Daha öncesinin Çilimli
bölgesindeki yaşama ait eser, kalıntı ve kaynak mevcut değildir. Osmanlı
Tarihinin ilk yazılı tarih kitabı olarak kabul edilen ve tüm tarihçilerin
birinci elden kaynağı olan Aşıkpaşazâde’nin Tevarih-i Âli Osman’ında
(Prusias) Düzbazar’ın fethi bahsi şöyle anlatılmaktadır.
“Konur Alp, kılıcı Bolu’ya saldı
Veli, Akyazı’ da, Düz Bazar’ı aldı
Uzunca Bel’ de kafirle buluşdı,
İki gün, iki gece hoş dürüşdi
Oradan kafiri döndürdü, kovdu
Konur Alp, döndü Düz Bazar’a geldi.”
Burada Çilimli ile alakalı olan kısım
muhakkak ki; 1321 yılında savaşın yapıldığı yer olup, bugün yeri tespit
edilemeyen “Uzunca Bel’in, Çilimli bölgesi olabileceğidir. Evliya Çelebi’nin
1640 yılında kaleme aldığı Seyahatnâmesi’ nde bu bölgeden kısaca
bahsetmekte;” Gümüşabad (Gümüşova), Üskübü (Konuralp) ve Akçaşar’ı (Akçakoca)
yol güzergâhı olarak vermektedir.
Düzce’nin manevi odak noktası
olan Çilimli’de; Fatih Medresesi Müderrisi (Profesör) olup, daha sonra Bolu’ da
medfun Hayreddin Tokadi hazretlerinin talebelerinden olan Peygamber Efendimiz
(s.a.v.) torunlarından Muhammed Bakır neslinden, Aliyyü’l Muslihiddin
Hazretleri, pirdaşı olan Şeyh Şaban-ı Veli hazretleri ile birlikte 1526 yılında
Çilimli Yukarı Karaköyü’ne gelmişler ve bugün türbesinin bulunduğu mahale
yerleşmişlerdir. Oranın o dönemde Cuma mescidi olduğu, çevresinde küçük
yerleşimler olduğunu, Şeyh Saban-ı Veli Asitanesi Postnişinlerinden 1636
yılında vefat eden Kastamonulu Ömer Fuadî Efendi kaleme aldığı Menakıb-ı
Şeyh Şaban-ı Veli ve Türbenâme isimli eserinde bu bahsi anlatmakta ve
Çilimli’nin adını Kokape olarak vermektedir.
Çilimli sınırları içerisinde
Aliyyü’l Muslihiddin Türbesi, Yabalı Dede, Hasan Dede, Hızır Dede türbeleri ve
Kaplan Dede Dağı zirvesinde Kaplan Dede kabri ile birlikte Osmanlı dönemi’ne
ait on adet tarihi mezar taşı bulunmaktadır. Bu tarihi mezar taşlarının
tarihleri 1700 – 1800 yılları arasını kapsamaktadır. Yine Halvetiyye Tarikatı,
Şabaniyye Şubesi, Karabaşiyye Kolu Piri olarak kabul edilen Mutasavvıf
Aliyyü’l Alaaddin Atvel Karabaş-ı Veli’nin (1611-1686) her ne kadar
Arapkir doğumlu olduğu bilgisi verilmekte ise de çocukluğu ve gençliğini
Çilimli Muslihiddin Efendi tekkesinde geçirdiği son araştırmalarımızla kesin ve
kat’i olarak netleşmiştir. Düzce Tasavvuf Tarihi içerisinde Muslihiddin Efendi
Tekkesi Düzce bölgesindeki üç tekkeden biri olup, diğerleri bugün yerleri
belli olmayan Konuralp merkezde bulunan Şeyh Şibli Tekkesi ve Mengencik
bölgesinde bulunan bir zaviyedir.
Çilimli halk rivayetlerinde
Gümüşabad’dan (Gümüşova) çıkarılan gümüşün Çilimli’de işlenmesinden dolayı
buraya Çilmi dendiği anlatılmaktadır. Osmanlı Arşivlerindeki evraklarda da isim
Çilmi, Çilmi Karyesi (köyü)olarak geçmektedir. Bu evrakların muhteviyatı;
asayiş, arazi anlaşmazlığı, şahsi davalar, Tahrir Defteri Öşür Vergisi kayıtlarıdır.
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Reji (Tekel) İdaresinin işlettiği,
Düzce’nin tütün deposunu oluşturan Çilimli Tütün Deposuna, İkinci Abdülmamid
dönemi 1902 yılında soygun amaçlı büyük bir saldırı yapılmış ve İstanbul
merkezli bir tedbir ve tahkikat başlatılmış, neticeye varılamamıştır. Bu olay
Sultan Abdülhamid’in journal defterlerine dahi yansımıştır. Diğer bir Çilimli
sorunu ise; İstanbul Tersanesinde gemi yapımında kulanılan kerestelerin Çilimli
ormanlarından çekildiği, malesef o dönemde kerestelik ormanların aşırı derecede
katledildiği bahsi ve derhal tedbir yoluna gidilmesi anlatılmaktadır.
Milli Savunma Bakanlığı
Arşivlerinde ise; Birinci Dünya Savaşı dairesi içerisinde başta Çanakkale
Cephesi, Galiçya cephesi, Şark Kafkas Cephesi ve Irak Cephelerinde Çilimli’nin
onaltı vatan evladının şehit düşmüş olduğu künye kayıtları ile birlikte yer
almaktadır.
Sultan Abdülmecid dönemi ve Sutan
Abdülaziz döneminde başlayan göç hareketlerinde Kafkaslardan, Balkanlardan,
Orta ve Doğu Karadeniz’den yoğun göç alan Çilimli, değişik kültürlerin buluşma
noktası olmuştur. Cumhuriyet döneminde 23 Ocak 1930 tarihinde; Bolu ili, Düzce
İlçesine bağlı olan Çilmi, Hasancılar, Gürcü Hüseyin Ağa
köyleri ve Mahir Ağa Mahallesi birleştirilip, nahiye kurulmuş, Çilmi adı
ise “Gündoğdu” olarak değiştirilmiştir. 19 Temmuz 1934 tarihinde ise nahiyeliği
kaldırılmış, tekrar köy statüsüne döndürülmüştür. 16 Aralık 1955 tarihinde ise
bahsi geçen bu köyler birleştirilerek Çilmi Köyünde belediye kurulmuş ve artık
adı “Çilimli” olarak kayıtlarda yer almaya başlamıştır.
1990 yılında ilçe olan Çilimli,
1999 yılında peşpeşe meydana gelen 17 Ağustos Marmara depremi ve 12 Kasım Düzce
depremlerinde ağır kayıplar vermiş, sıkıntılı günler yaşamıştır. 1999 yılı
Aralık ayında Düzce’nin il olması ile Düzce iline bağlanmıştır