Karabuğday tahıl familyasına (Poaceae = Gramineae) ait olmayıp Polygonaceae familyasına mensup tek yıllık bir bitkidir. Buğday, pirinç ve arpa gibi ziraati fazla yapılan tahıllardan farklı bir bitki olan karabuğday, tahıllarla hem benzerlik hem de farklılıklar gösteren pseudo-cereal (tahıl benzeri) grubuna dahildir
YETİŞTİRİCİLİĞİ
1. İklim ve Toprak İstekleri
Karabuğday iklim isteği bakımından kısmen seçici olup daha çok iklimin nemli ve serin olduğu yerlerde çok iyi şekilde yetişmektedir. Yetişme süresinin kısa olması (8-14 hafta) ve gelişme için sıcaklık isteğinin düşük olması sebebi ile kuzey enlemlerde ve yüksek yerlerde de (0-4200 m) yetişebilmesine olanak sağlamaktadır. Dona karşı hassas olup, donlu havalarda ölmektedir. Çiçeklenm…
KARABUĞDAY
Karabuğday tahıl familyasına (Poaceae = Gramineae) ait olmayıp Polygonaceae familyasına mensup tek yıllık bir bitkidir. Buğday, pirinç ve arpa gibi ziraati fazla yapılan tahıllardan farklı bir bitki olan karabuğday, tahıllarla hem benzerlik hem de farklılıklar gösteren pseudo-cereal (tahıl benzeri) grubuna dahildir
YETİŞTİRİCİLİĞİ
1. İklim ve Toprak İstekleri
Karabuğday iklim isteği bakımından kısmen seçici olup daha çok iklimin nemli ve serin olduğu yerlerde çok iyi şekilde yetişmektedir. Yetişme süresinin kısa olması (8-14 hafta) ve gelişme için sıcaklık isteğinin düşük olması sebebi ile kuzey enlemlerde ve yüksek yerlerde de (0-4200 m) yetişebilmesine olanak sağlamaktadır. Dona karşı hassas olup, donlu havalarda ölmektedir. Çiçeklenme zamanı, kuru hava, yüksek sıcaklık veya soğuklar çiçeklenme ve tohum bağlama üzerine olumsuz etki yaparlar. Ekim zamanı bu sebeple son donlardan sonra ve havalar serin iken erken zamanda yapılmalıdır. Tatar karabuğdayı soğuğa daha toleranslı olup F. esculentum’a göre daha yüksek yerlerde yetişebilmektedir.
İklim şartları uygun olduğu müddetçe topraktan talebi az olup hemen hemen her türlü toprakta yetişebilmektedir. Verimli olmayan yerlerde ve marjinal yerlerdeki ziraat sistemine uygun bir bitki olarak Güneydoğu Asya ve Asya’nın geniş alanlarında yetiştirilir. Drenajı iyi orta tip topraklar oldukça uygundur. Kireç miktarı çok yüksek kuru veya çok nemli ve ağır topraklar verim açısından iyi değildir. Verimli olmayan asit topraklara (pH 4–6) toleransı iyidir. Azot miktarı yüksek olan topraklarda tohum verimi düşmektedir. Bu topraklarda yatmaya da sebep olmakta ve yatan bitkilerde genellikle ayağa kalkamamaktadır. Kaymak tabakası bağlayan killi topraklarda fide çıkışı zayıf olabilmektedir.
2.Üretim Materyali
Üniform bir çıkış ve iyi bir verim için iyi kaliteli tohumluk kullanılmalıdır. Tohum uzun yıllar canlılığını korur, fakat iyi bir çıkış için bir yıldan daha eski tohumların kullanılmaması daha iyi sonuç verir. Bazı tiplerinde hasat edilmiş tohumlar yeniden çimlenebilmesi için 30-60 gün bekledikten sonra ekilmesi istenmektedir. Tohumun çimlenme kabiliyeti en az % 85 olmalıdır. Tohumların iri, kırılmamış ve enfekte olmamış olanları iyi bir çıkış ve fide için aranmaktadır. Tohumlar tam olgunlaşmış tanelerden oluşmalı, çöp ve diğer bitki kısımlarıyla, diğer ürün tohumlarıyla karışık olamamalıdır. Taneler depolanmadan önce suni kurutma yapılırken 40-43 °C den fazla sıcaklıkta kurutulmamaları ve bunun altındaki sıcaklıklarda kurutulma yapılması gerekli olup, bu tohumun canlılığı açısından önemlidir. Tohum rengi çeşit veya ekotiplere göre değişmekle birlikte, başlıca açık yeşil, yeşil, kahverenginin farklı tonları, gri ve siyah olabilmektedir.
3 Bakım, Sulama Ve Hasat
Dona hassas olduğundan ilkbahar son donlar geçtikten sonra her hangi bir zamanda ekilebilir, fakat bu süre tohum elde etmek için bitki gelişim hızı dikkate alındığında son ekim tarihi, sonbahardaki ilk donlardan 10–12 hafta önceki zamanda olmalıdır. Japonya’da iki farklı zamanda ekilmektedir. İlk ekim nisan ayında, 2. ekim ise temmuz ayının ortasındadır. Türkiye’de de ekim zamanı aynı zamanlara rastlamaktadır. Karabuğday ekimden 3–5 gün sonra (en geç 10 gün içinde) topraktan çıkar. Çıkış zamanına ekim derinliği, toprak tipi ve nemi, sıcaklık vb. durumlar etki eder. Ekimler 2-3 cm derinliğe yapılır ve daha fazla derine ekilirse zayıf bir çıkış olur. Makineli ve serpme ekim olmak üzere iki türlü ekim uygulanır. Yaygın olan tavsiye edilen makineli ekimdir. Makineli ekimde 3.5–8.0 kg arasında tohum kullanılır. Büyük tohumlar genelde ortalama 5–6 kg/da iken, küçük tohumlar 3.5–4.0 kg/da civarında kullanılmaktadır. Tavsiye edilen 170–180 bin bitki /da olacak şekilde tohumluk kullanımıdır. Tohumluk oranı yabancı otlarla rekabeti artırmak, gölgelik oluşturmak, bazı yerlerde erken olgunlaşmayı sağlamak için ve sulanır alanlarda arttırılmaktadır. Serpme ekimde tohumluk oranı fazla olup 7.0–13.0 kg/da arasındadır. Mibzerle ekimlerde daha az tohum gerekir ve daha üniform çıkış sağlanır. Genelde tahıl mibzeri ile ekim olmakla birlikte, birçok mevcut tane ekici mibzerler karabuğday ekiminde de kullanılır. Mibzerle ekimlerde sıra aralığı 15–20 cm arasında olması tavsiye edilmektedir. Daha geniş sıra aralığında ekilen ülkeler de vardır. Karabuğdayındallanması bazı çeşitlerde kuvvetli olduğundan seyrek ekim ve çıkışları kısmen telafi edebilmektedir. Serpme ekim bitkiler nektar kaynağı olarak bal üretimi için veya kapama amacıyla kullanılmadıkça tavsiye edilmez. Fakir ve verimsiz topraklarda da ürün verebilen karabuğday, özellikle kumlu verimsiz topraklarda az miktarda olsa gübrelenmelidir. Karabuğday diğer bitkilerden daha etkili bir şekilde topraktaki fosforu kullanabilmektedir. Topraktaki fazla azot tane verimini düşürdüğü belirtilmektedir. Bu nedenlerle fazla gübre kullanılmaz. Yalnız ekimle birlikte veya öncesinde az miktarda gübre kullanılır. Kanada’nın Manitoba şehrinde 160 kg/da tane ürünü veren karabuğdayın, topraktan 4.7 kg N/da, 2.2 kg PO/da ve 4.0 kg KO/da kaldırdığı belirtilmiştir. Azotlu gübre çıkıştan sonra da verebilir. Ayrıca karabuğdayın kökleri fosforu depolanabilmesi ve hızlı parçalanması toprakta organik madde oluşumuna katkısı gibi sebeplerle münavebe sistemi içinde sonraki bitki içinde uygundur. Sulama ihtiyaç olursa ekimden sonra yapılmalıdır. Sulama sayısı iklime özellikle de yağışa ve toprak yapısına göre değişir. Karabuğday hızlı gelişmesi sebebi ile yabancı otlarla mücadele edebilir, fakat yabancı otlar çıktığında karabuğday belirli büyüklükte olmalıdır. Karabuğday için birkaç herbisit(ot öldürücü) kullanılabildiği gibi genelde yabancı ot kontrolü kültürel yöntemlerde mekanik olarak yapılmaktadır. Çıkış öncesi selektif (seçici) herbisitler kullanılabilir. Yabancı ot problemi olan yerlerde sık ekimlerle üstesinden gelinmeye çalışılır.
Bitki ekildikten bir ay içinde tohum vermeye başlar ve tohum üretimi ve çiçeklenme ilk donlara kadar da devam edebilir. Vejetatif ve generatif zamanlar net olarak ayrılmış olmadığından hasat zamanına kadar olgunlaşan tohumlarla birlikte çiçeklenme de görülebilmektedir. Bitkideki danelerin en az % 75’i kahverengileştiği zaman biçerdöverle hasat edilebilir. Hasat zamanı yaklaşık olarak ekimden itibaren 90-100 gün sonrasıdır.
KULLANIM ALANLARI VE ÖNEMİ
Oldukça farklı yerlerde yetişebilen bu bitkinin yine farklı kullanım alanlarda bulunmaktadır. Karabuğday bitkisinin sadece tohumu kullanılmamakta, bitkinin hemen her bir kısmı farklı amaçlar için kullanılabilmektedir. Bitkinin yetişme şekli, süresi, zirai bakımından yetiştirme avantajları ileri zamanlarda kullanımını yaygınlaştıracaktır. Başlıca kullanım alanları;
İnsan Beslenmesinde:
Farklı ülkelerde farklı oranlarda insanlar tarafından özellikle taneleri tüketilmektedir. Bitkinin tanelerinin yanında yaprakları ve sürgünleri de sebze olarak tüketilmektedir. Taneleri direk olarak pilav, çorba ve dolmalarda vb. kullanıldığı gibi taneden elde edilen unu saf veya diğer unlarla karışım halinde ekmek, bisküvi, kek, makarna, kurabiye gibi unlu mamullerde, diğer tatlı ve dondurma külahı yapımında, patatesle birlikte patatesli yiyeceklerde, diğer yemeklerde karışım halinde, çorba ve pudinglerde, etli yemeklerle birlikte kullanılabilmektedir. Bu bitki ile Uzakdoğu ve Asya ülkelerinde yöresel yemekler yapılmaktadır. Likör ve içki yapımında da kullanıldığı belirtilmiştir. Karabuğday tanesi ve ununda çölyak hastalarına zararlı olan ve serin iklim tahıllarında bulunan glüten bulunmadığından gerek tanesini ve gerekse tanesinden elde edilen unu tahıllara karıştırmamak şartıyla rahatlıkla tüketilebilir. Ayrıca bunlardan saf olarak elde edilen yiyecekleri de( pilav, pasta, ekmek v.b.) yine çölyak hastaları rahatlıkla tüketebilirler. Ülke ve aileler olarak çölyak hastası bulunanlar, bunlar için özel hazırlanan un ve yiyeceklere daha fazla ödeme yapmaktadırlar. Ünal (2007),Türkiye’de yaklaşık 800.000 çölyak hastası olduğunu, bu kadar kişinin glütensiz ürün ile beslenmesinin önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve glütensiz gıdaların fiyatlarının yüksek olması sebebi ile de alım gücü düşük hastalar için problem teşkil ettiğini belirtmiştir. Tedavisi şimdilik mümkün olmayan bu hastaların ancak diyetle hayatlarını sürdürebildiklerini, Avrupa ülkelerinde bunların özürlü kabul edilerek askerlikten muaf tutulduklarını da belirtmiştir. Karabuğday’ın ülkemizde üretimiyle birlikte ülkemizde bulunan çölyak hastaları da ucuz ve güvenilir besin kaynağına kavuşmuş olacaktır. Karabuğday, kullandığımız tahıllara göre bazı besin maddeleri ve aminoasitlerce daha zengin bir besleyicidir. Tüketildiğinde faydası sağlıklı insanlara da çok olan karabuğday, sağlıklı yaşam için gerekli gıda olarak kabul edilmekte ve tüketimi bazı ülkelerde teşvik edilmektedir.
Karabuğdayın proteini çok iyi bir kaliteye sahip olup, tahılların aksine esansiyel amino asit olan lisince zengindir. Yine vitaminlerce ve mineral madde bakımından da zengindir.
Yüksek lisin içeriği sebebi ile karabuğdayın proteinleri tahıl (buğday, arpa, çavdar, mısır gibi) proteinlerinden daha yüksek biyolojik değeri sahiptir.
Nişasta, Karabuğday tanelerinin en büyük kısmını oluşturur. Karabuğday tanesinin tamamındaki nişasta içeriği kuru maddenin % 59 ila % 70’i arasında değişmektedir. Karabuğday tanelerinden elde edilen nişasta, tahıl nişastasından farklıdır (Campbell, 1997). Karabuğday çeşitlerinin protein içeriği ise çevre ve yetiştirme şartlarına bağlı olarak % 7 ila % 21 arasında değişmektedir. Tam yetişmiş bir tanede bu % 11-15’dir. Karabuğday tohumları toplam % 1.5-3.7 arasında yağ içerir. En yüksek konsantrasyon tohumun embriyosundandır (% 7-14).
Hayvan Beslemede Yem Olarak:
Bu konuda daha az kaynak olmasına rağmen, karabuğday küçük ve büyükbaş hayvan ile yumurta tavukçuluğunda yem olarak kullanılmaktadır. Kabul edilebilir bir yem değerine sahip olduğu bazı kaynaklarda belirtilmektedir (Myers ve Meinke, 2007; Camphell, 1997). Karabuğday sığırlar için oldukça uygun olduğu kabul edilmektedir. Çeşitli araştırmalarda da rasyonlara katılabileceği, toplam karışımın 1/3 ilave edilebileceği belirtilmiştir. Bundan daha fazla karışıma katılması önerilmemektedir
Yine tanelerinin kabuğundan ayrıldıktan sonraki kabuk kısmı ile, unu elde edilirken unu haricindeki kısımları da hayvan beslemede kullanılabilmektedir. Yeşil kısımları silaj yapımında silaj karışımına da katılabilmektedir. Yeşil otu yem olarak ineklere verildiği belirtilmektedir.
Bal Özü Bitkisi Olarak:
Karabuğday birçok ülkede bal üretiminde nektar kaynağı olarak kullanılır. Karabuğday diğer kaynakların azaldığı sezon sonunda oluşması sebebiyle (2. ürün ekiminde) arıcılar için önemli bir ihtiyacı karşılar. Saf karabuğday balı koyu renklidir. Birçok yerde karabuğday balı primli bir fiyatla talep edilmektedir. Karabuğdayın nektar verimi yeterli nemli şartlarda oldukça uygundur. Bu şartlar altında 1 hektarlık alan 2.5 kovanı destekler ve bir sezonda 175 kg’ a kadar bal üretilebildiği belirtilmiştir. Karabuğday yüksek verimli bal bitkisi olmasına rağmen arılar sadece sabah süresince nektar alırlar. Karabuğday yabancı döllek bir bitki olduğundan arı ve böcek ziyaretlerine ihtiyacı olup, bu tane verimini etkilemektedir. Genelde karabuğdayın tane verimini artırmak için arı kovanı konur. Karabuğdayın çiçeklenme dönemi yerine göre 30 günden fazla sürebilmesi arıcılık açısından avantajdır.
Yeşil Gübre ve Toprak Düzenleyicisi Olarak:
Karabuğdayın toprak seçiciliğinin çok az olması ve fakir toraklarda dahi rahatlıkla yetişmesi, hızlı büyümesi ve toprağı kaplaması gibi sebeplerle özellikle yeşil gübre olarak diğer bitkilerin yetişme zorluğu çektiği veya daha az avantajlı olduğu, verimlerinin düşük olduğu yerlerde rahatlıkla yeşil gübre olarak kullanılır. Yeşil gübre olarak ekileceğinde ana ürün olarak ekiminin yanında ikinci ürün olarak ekilmesi de ayrı bir değerdir. Hızlı gelişip toprağı kaplaması yanında topraktaki fosfordan en iyi yararlanıp biriktirmesiyle de bir sonraki bitkiye zengin bir toprak bırakır. Yeşil gübre olarak kullanılacağında tohum olgunlaşmadan toprağa katlanması gerekmektedir. Karabuğday ekiminden itibaren 4-5 haftalık süre içerisinde yeşil gübre olarak kullanılabilir veya çiçeklenmeden 7-10 gün sonra toprağa karıştırılabilir. Çok geçe kalınarak tohum oluşumuna izin verilmesi sonraki ekilecek bitki için problem oluşturabilir. Ortalama 350 kg dekara kuru madde oluşturabilmektedir. Sonuçta toprağın organik madde miktarını artırarak daha fazla suyun toprakta tutulmasını sağlamaktadır.
Yabancı Otlarla Mücadelede Kullanımı:
Özellikle yabancı ot ilacının olmadığı veya kullanılmaması gereken yerlerde, rekabet gücünün iyi olması, hızlı gelişmesi, sık dal ve yapraklarıyla gölge oluşturması gibi özellikleri karabuğdayın münavebe sistemi içinde kullanılırsa yabancı otları azaltacağı belirtilmektedir. Yabancı otlarla yarışabilmesi için bu tip yerlerde daha sık ekilmeli, yabancı otların gelişimi ve büyüklüğü karabuğdaydan daha fazla olmamalıdır. Yabancı otlar, karabuğdayı gölgeleyecek şekilde gelişmişler ise karabuğdayın rekabeti zayıf olabilir. Karabuğdayın bu özelliği organik tarım yapılan yerlerde karabuğday açısından bir avantaj ve de sisteme yardımcı bir bitki olmasını da sağlar.
Tıbbi Bitki Olarak Kullanımı:
Karabuğday kandaki kötü kolestrolü azaltıcı etkiye sahip olan, kılcal ve ana damarları güçlendiren ve esnekliğini koruyan, yüksek kan basıncını azaltan birçok bileşiği bulundurmaktadır.Kalp damar hastalıkları açısından önemli olduğu belirtilen rutinin en zengin olduğu bitki karabuğdaydır (Anon. 2008 a). Rutin haricinde vitamin P, B1ve B2’yi de bulundurmakta olup, bunlar sağlık bakımından önemli rol oynarlar. Japonya’da Karabuğday rutin diğer içerdikleri sebebiyle sağlıklı yiyecek olarak tüketimi yaygındır. Rutin, antioksidan, antihipertansif ve enfeksiyon giderici olduğu bildirilmektedir. Rutin konsantrasyonu kuru ağırlığın %3-6 arasında olup, çevre şartlarına ve gelişme dönemine göre değişmektedir (Acar ve ark. 2011).
Süzer (2007), Karabuğdayın içeriği itibariyle sağlığımız açısından yararını şu şekilde ifade etmiştir; kolesterolü azalttığı, kan şekerinin kontrolüne katkıda bulunduğu, safra taşının oluşumunu önlemede yardımcı olduğu, kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu, vücutta yağ toplamasını engelleyici ve barsak çalışmasını destekleyici etkilerinin olduğunu belirtmiştir. Ayrıcı Glüten bulunmadığı için Çölyak hastalarının rahat tüketebileceği bitki olduğunu da ifade edilmiştir.
Diğer Kullanım Alanları:
Fazla zararlılarının olmaması, kolay yetiştirilebilmesi ve fakir topraklarda dahi kimyasal gübre kullanılmadan ürün alınabilmesi Karabuğdayın organik ürün olarak yetiştirilmesi ve pazara sunumunu kolaylaştıracaktır. Çabuk gelişmesi ve toprağı kaplama özelliği sebebi ile meyilli arazilerde erozyona karşı da kullanıldığı belirtilmiştir. Ayrıca boya sanayinde doğal boya yapımında da kullanılmaktadır. Yine hızlı gelişmesi kısa zamanda birim alanda fazla bitki kısmı oluşturması enerji bitkisi olarak kullanımı da ortaya koyacaktır. Bir diğer kullanım alanı da fitoremediasyon olarak ağır toksik metallerle kirlenmiş olan toprağın iyileştirilmesinde özellikle de Pb (kurşun) bakımından hiperakümülatör (toplayıcı) bir bitki olduğu ve bunun bitkiye zarar vermediği, yaprak, dal ve köklerinde biriktirdiği de ifade edilmiştir.
İnsan vücudunda bağırsakların çalışmasını destekleyen, vücutta yağ toplanmasını engelleyen, kolesterolün azalmasını sağlayan, kalp hastalıklarına ve kansere karşı koruyucu etkisi olduğu bilinen lignan maddesini içeren, safra taşı oluşumunu engellemede yardımcı görev üstlenen, kan şekerinin daha iyi bir biçimde kontrolünü sağlayan ve bu özelliğiyle şeker hastalığına ve hastalarına iyi gelen, açlık duygusunu bastırmada üstlendiği işlevi büyük olan ve gluten içermediği için çölyak ve benzeri hastalar için ideal bir gıda hammaddesi olan karabuğday; bileşiminde yüksek düzeyde protein, özellikle tahıllarda sınırlı miktarda bulunan ve temel aminoasitlerden biri olan lisin, diyet lif, vitamin (B1 ve E), mineral madde ve linoleik asit gibi temel çoklu doymamış yağ asitlerini içerir, ayrıca rutin ve quercetin antioksidanlarını bünyesinde bulundurur. Anılan bu özellikleriyle yüksek besin kalitesine sahip önemli bir gıda ham bileşeni olan karabuğday son yıllarda, diyetlerde yaygın bir biçimde yer aldığı, insan beslenmesinde doğrudan ve kolay bir biçimde kullanıldığı gözlemlenmektedir. Tanelerinden bulgur ve un yapılmaktadır. Elde edilen unu saf veya diğer unlarla karışım halinde, ekmek, bisküvi, kek, makarna, kurabiye, gibi unlu mamullerde, diğer tatlı ve dondurma külahı yapımında, Bulguru direkt olarak pilav, çorba, dolma ve tarhana yapımında kullanılabilmektedir. Karabuğday tanesi ve ununda çölyak hastalarına zararlı olan ve serin iklim tahıllarında bulunan glüten bulunmadığından gerek tanesini gerekse ununu, başka tahıl ve ürünleriyle karıştırılmadan rahatlıkla tüketilebilir.
DÜNYADA MEVCUT DURUM
Dünya karabuğday üretimi yıldan yıla değişmekle birlikte günümüzde ortalama 3.5 milyon ton civarındadır. Çin bu üretimin yaklaşık yarısını tek başına yapmaktadır. Bunu sırasıyla yaklaşık 650 bin ton ve 294 bin ton üretim yapan Rusya ve Ukrayna takip etmektedir. Günümüzde karabuğdaya olan ilgi sağlıklı bir gıda olması ve organik tarım için alternatif bir ürün olarak kullanılabilmesi nedeniyle artmıştır
TÜRKİYE’DE MEVCUT DURUM
Yetişme süresinin kısa olması (14 hafta=3 ay) ve yüksek yerlerde de (0-4200 m) üretilebilmesi avantajı bulunmaktadır. Ülkemizin farklı bölgelerinde şu ana kadar çeşitlerimizle yürütülen demonstrasyon çalışmaları Ülkemizin her bölgesinde rahatlıkla ana ürün ve ikinci ürün olarak hatta organik tarım kapsamında yetişebileceğini göstermiştir. Ayrıca ekim ve hasatı makinalı tarıma oldukça uygundur. Ülkemizde şu an nerdeyse tüm çiftçilerimizin elinde bulunan tahıl ekim mibzeri ve biçer döveri karabuğday ekiminde ve hasatında rahatlıkla kullanılabilecektir.
Türkiye’de yaklaşık 1 milyon çölyak hastası olduğunu, bu kadar kişinin glütensiz ürün ile beslenmesinin önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve glütensiz gıdaların fiyatlarının yüksek olması sebebi ile alım gücü düşük hastalar için karabuğday oldukça önem arz etmektedir. Karabuğdayın ayrıca bal bitkisi olarak arı beslenmesinde ve sap, yaprakları ve tane kabukları eczacılıkta tıbbi bitki olarak (özellikle rutin eldesinde) ve bitkisel boya yapımında kullanılmaktadır.
Ülkemizin 2 adet karabuğday çeşidini geliştiren Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü 2011 yılında üretim iznini almış, 2014 yılı itibariyle GÜNEŞ ve AKTAŞ isimleriyle bu çeşitleri tescil ettirmiştir. Bu çalışma ile Bölgemiz ve Türkiye’de yeni ürünün yetiştirilmesi yanında, kısa zamanda birinci ve ikinci ürün olarak hemen hemen her bölgemizde az maliyetle yetiştirilebilecek, çok yönlü kullanım alanına sahip uluslararası ticarette değeri gün geçtikçe artan bir ürün tarıma kazandırılmıştır. Karabuğdayla yapılan araştırmalar neticesinde Ülkemizin her bölgesinde yetişebilecek hatta ikinci ürün olarak rahatlıkla ekim sistemine girebilecek olan bu ürün Orta Anadolu sulu arazilerinde karabuğdayın rahatlıkla yetiştirileceği, ortalama 150 kg/da tane verimi, bunun yanında 7,5-10 kg/ha civarında bal elde edilebileceği tespit edilmiştir
Şu an Ülkemizdeki tüketim (un ve bulgur) ithalatla karşılanmaktadır. İthalat genellikle Ukrayna, Moldova, Çin ve Kazakistan’dan gerçekleşmektedir Bu ürünlerin ayrıca ihracat potansiyeli bulunmakta ve Dünyada ticareti son yıllarda oldukça artan bir trendde devam etmektedir. Özellikle gelişmiş Ülkelerin (Amerika, Kanada, İngiltere ve AB Ülkeleri) karabuğdaya ilgisi oldukça artmıştır. Karabuğday gıda olarak kullanımının yanında ballı bir bitki olması nedeniyle arıcılık sektörü, özellikle yaprak ve saplarındaki rutin içeriğinden dolayı da eczacılık sektörü için karlı vazgeçilemez bir üründür. Bu nitelikleri karabuğdayın değerinin katlanmasını sağlamaktadır.
Konya’mız Karabuğday yetiştiriciliği ve üğütme teknoloji bakımından çok avantajlı bir durumdadır. Ülkemizde Karabuğdayla ilgi yapılan çalışmalar ilk defa ilimizde yapılmaya başlanmıştır.Karabuğday literatür bilgi merkezi Konya’da yapılan çalışmalardır.Hem Selçuk üniversitesi Zİraat Fakültesi hem de Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü bilimsel çalışmalar yapmışlardır. Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü 2011 yılında üretim iznini almış, 2014 yılı itibariyle GÜNEŞ ve AKTAŞ isimleriyle bu çeşitleri tescil ettirmiştir.
Avantajlı Yönler:
Kısa üretim periyodu(3 ay)
Konya'mızın her bölgesinde yetişebilmesi
İkinci ürün olarak yetiştirilebilmesi
Tohumla üretilmesi
Çok yönlü kullanım alanının olması
Makinalı tarıma elverişliliği
Yeni bir ürün olması
Ar-Ge çalışmalarının devam etmesi
Milli çeşitlerin geliştirilmiş olması
Yetiştiricilik bilgisine sahip olunması
Üreticilerin yeterli alt yapıya sahip olması
Tarımsal desteklerinin olması(uzun vadede destek alınabilirse)
Çölyak hastaları için gerekli olması
Dezavantajlı Yönler:
Yeni bir ürün olması
Yeni ürün işleme teknolojileri gerektirmesi
Rekabetçiliğin bulunması(ithalat)
Milletimizin ürüne alışması gerekliliği
Tanıtımlarının yeterli yapılamaması
Bazı bölgelerimizde sulu tarım gerekliliği
Yemek kültürümüze girmesi gerekliliği.
İşte karabuğday tüketmeniz için 10 neden:
1. Zengin protein kaynağı
Karabuğdayın protein değeri oldukça yüksektir. Et yerine yiyebileceğiniz besinlerden biri olan karabuğday, aynı zamanda lif oranı çok yüksek olduğu için sindirimi de çok kolaydır. Böylece sindirim hastalıklarına da iyi gelir.
2. Gluten içermez
Gluten içermeyen besin olmasıyla karabuğday çok değerlidir. Özellikle çölyak hastaları için gluten içermeyen gıdaların tüketilmesi oldukça önemlidir.
3. Kolesterol düşürücü
Karabuğday içerisinde bulunan rutin sayesinde kolesterol düşürücü etkisi vardır. Kalp dostu olan karabuğday, düzenli kullanımda hipertansiyon riskini de azaltır.
4. Kan şekerini kontrol eder
Karabuğday, glisemik indeksi düşük besinler arasında yer alır. Kan şeker seviyesini yavaş yavaş düşürerek kontrol altına alır.
5. Kansere karşı koruyucu
İçerisinde bulunan bileşenler ve antioksidanlar sayesinde kolon kanseri, göğüs kanseri gibi hastalıklara karşı koruyucu görev üstlenir.
6. Yüksek tansiyonu düşürmede etkili ....İçerisindeki potasyum oranı oldukça yüksek olan karabuğday tansiyonu dengeliyor
7. Kansızlığa karşı faydalı
Magnezyum, demir, fosfor ve potasyum yönünden çok zengin olan karabuğday, kansızlığa da iyi gelir.
8. Kilo vermeye yardımcı
Karabuğday düşük yağ oranıyla bilinir. İçerisinde bulunan yüksek lif sayesinde uzun süre tok tutar. Çorbalarda, salatalarda ve yemeklerde kullanılarak kolayca kilo verilebilir.
9. Cilt ve saça faydalı Karabuğdayın içerisinde bulunan B1, B3, B5 VE B9 vitaminleri sayesinde sağlıklı bir cilt ve güçlü saçların oluşmasını sağlar. İçindeki rutin maddesi sayesinde kırışıkları önler. Keratin, tırnak ve saçların temel bileşenidir. Karabuğday, keratin üretimi için gerekli amino asitleri içerir. Saçların kolay uzamasını sağlar.
10. Karaciğer yağlanmasına karşı önleyici etkiye sahip
Karabuğday, kolin bileşeni sayesinde tam bir karaciğer dostudur. Böylece karaciğer yağlanmasının azalmasına yardımcı olur.